İnsanlarda sindirim sistemi, sindirim kanalında bulunan organlardan ve yardımcı sindirim organlarından meydana gelir. Sindirim kanalı olarak tanımladığımız ağızi mide, ince bağırsak, yemek borusu, kalın bağırsak ve anüs sindirim fonksiyonunun büyük bir bölümünden sorumlu olan mühim yapılardır.
Tükettiğimiz besinlerin hem kimyasal hem de mekanik olarak sindirilmesi, sindirilen gıdaların ince bağırsaklar tarafından emilmesi, hücrelerin ihtiyaç duyduğu kalorinin sağlanması ve atık maddelerin dışkı yolu ile vücuttan atılabilmesi için hem sindirim kanalı organların hem de sindirime yardımcı nitelikteki safra kesesi, pankreas ve karaciğer gibi organların birlikte, doğru şekilde çalışması büyük önem taşır. Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Kuntay Kaplan safra kesesi hastalıklarının tanımı, belirtileri, tanı ve tedavi sürecine dair bilinmesi gerekenleri anlattı.
Sindirim faaliyetine yardımcı organlardan birisi olan safra kesesi, ortalama on santimetre uzunluktadır. 30 ila 50 ml kapasitesi bulunur ve şekil itibari ile bir armutu andırır. Kese şeklinde olan bu organ, sindirim için gerekli salgılardan birini yani safra sıvısını karaciğerde üretildikten sonra depolama işlevini görür. Depoladığı bu safra sıvısı beslenme eyleminin ardından koledok kanalı ile ince bağırsağın duodenum bölümüne boşaltılır. Safranın en önemli işlevi, ince bağırsakta yer alan yağları daha küçük parçalara ayırmak ve bu sayede yağ moleküllerinin sindirim enzimlerince rahat biçimde parçalanmasını sağlamaktır. Bu parçalanma işlemi sayesinde vücudun sindirim sistemine önemli bir katkı sağlar. Safra sıvısının ince bağırsağa dökülmesine engel teşkil eden bir safra hastalığı mevcutsa, vücudun yağları sindirmesi büyük oranda zorlaşır. Bunun neticesinde kişi bağırsak tıkanıklığı, kabızlık ve emilim bozukluğu gibi çok sayıda sindirim sorunları yaşar.
Karaciğerin ürettiği safra sıvısının depolanması ve ardından ince bağırsağa boşaltılmasından sorumlu olan safra kesesi, karaciğerin ön alt yüzeyine yapışık halde bulunmaktadır. Gövdenin sağ orta bölgesinde ve sağ memenin yaklaşık olarak beş parmak altında bulunmaktadır. Yani safra kesesine etki eden herhangi bir rahatsızlık yaşanırsa kişi bu bölgede hassasiyet ve ağrı gibi bulgular hissedebilmektedir.
Safra kesesi rahatsızlıkları, sindirim sisteminin fonksiyonlarını ve işleyişini doğrudan ya da dolaylı şekilde etkileyen önemli hastalıklardır. Safra kesesi ile ilgili rahatsızlıkları tek tek incelemek gerekirse:
Safra kesesinde meydana gelen taşlar çoğunlukla kişinin kolesterol düzeyinin yüksekliği ve safra kesesinin hareket kabiliyetinin azalmasından kaynaklı olarak gelişir. Kişinin yüksek kolesterol düzeyi zaman içerisinde safra sıvısı içerisinde çökelme yaşar. Ve bunun neticesinde taşa benzeyen yapılar meydana gelir. Safra kesesinde taş oluşması hem karaciğerin ürettiği safra sıvısının depolanmasını güçleştirir hem de safra kesesinin hareket yeteneğini azaltır. Bunun sonucunda da safra kesesinin bağırsaklara boşalttığı sıvı miktarı önemli oranda azalır.
Safra kesesinde meydana gelen taşlar zamanla safra sıvısı içerisinde koledok adlı kanala doğru ilerleme eğilimi gösterebilirler. Bu durum tıp dünyası tarafından safra yolu taşı olarak adlandırılır.
Safra kesesinde oluşan taşlar genellikle kese içinde enfeksiyon oluşumuna yol açar ve bunun neticesinde kolesistit adı verilen safra kesesi iltihabı meydana gelir. Akut safra kesesi iltihabı derhal tedavi edilmediği taktirde safra kesesinde dolaşım bozuklukları ve iltihap birikimi gibi durumlar yaşanır. Bunun neticesinde ise kese duvarında delinme gerçekleşebilir.
Safra yollarında gerçekleşen bakteriyel enfeksiyon, safra kesesi ile ilgili kritik derecede önem arz eden hastalıklar arasında yer alır. Rahatsızlığın başlangıç aşamasında fark edilmediği ve derhal tedavi altına alınmadığı taktirde ciddi sepsis tablosu oluşur. Bu durum hastanın yaşamına kaybetmesine kadar uzanan ciddi sonuçlar doğurabilir.
Safra kesesinde meydana gelen taş, safra sıvısı içerisinde hareket edip koledok kanalını geçerek ince bağırsağa ulaştığında bu bölgede bir tıkanıklık meydana getirir. Safra taşının yol açtığı bu bağırsak tıkanıklığı tıbbi literatürde safra taşı ileusu olarak tanımlanır.
Mirizzi sendromunda büyük çapta bir safra taşı koledok kanalının başlangıç bölümüne yerleşir ve bu bölgede tıkanıklık oluşturur. Doğru şekilde tedavi edilmezse bu durum ilerleyen aşamalarda kronik inflamasyon, anormal kanal oluşumu ve doku hasarı gibi tehlikeli bazı durumlar yaşanabilir.
Safra sıvısı içerisinde bulunan kalsiyum minerali çökeldiğinde kese duvarında sert bir tabaka meydana gelir. Görünüşü açısından porselene benzetilen bu yapı kronik safra kesesi iltihabının bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Safra kesesi tembelliği kese hareketlerindeki yavaşlamayı ifade eder. Bu hastalık meydana geldiğinde safra sıvısı tam olarak boşaltılamaz. Safra kesesinde tembellik gelişmesine neden olan faktör tıp dünyası tarafından tam olarak bilinememekle birlikte kronik safra iltihabı ile ilişkili olduğu yönündeki görüşler yaygındır.
Safra Kesesi Kanserleri vaka sıklığı açısından son derece nadir görülen kanserlerdir. Ancak genellikle ileri evrelerde tespit edilir. Geç fark edildiği için çoğu zaman kötü prognozla sonuçlanır. Safra kesesi taşları ve bundan kaynaklanan kronik safra kesesi iltihabı, tedavi edilmezse safra kesesi kanseri ile neticelenebilir. Bu yüzden safra kesesi hastalıklarının belirtilerini tanımalı ve bu belirtileri fark ettiğimiz anda geç kalmadan doktora başvurmalıyız.
Safra kesesi hastalıklarının yol açtığı semptomlar genellikle sindirim sistemi ile ilişkilidir. Fakat bazı safra kesesi rahatsızlıkları yıllar boyunca herhangi bir belirti göstermeden ilerleyebilir. Bu yüzden safra kesesi rahatsızlıklarının erken aşamada tespit edilebilmesi için tüm olası belirti ve bulgular hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.
Safra taşı ve safra kesesi iltihabı gibi rahatsızlıkların ilk yol açtığı şikayet karnın sağ üst bölgesinde hissedilen ağrılardır. Safra taşı ve safra taşından kaynaklanan kolesistit durumlarında kişi sağ kürek kemiğine doğru yayılım gösteren ve sık aralıklarla tekrar eden bir ağrı şikayeti yaşar. Bu ağrılar özellikle yemek sonrasında artış gösterir. Biliyer kolik olarak tanımlanan ve sık sık tekrar eden karın ağrısı ataklarına sebep olabilir.
Karında şişlik, yoğun gaz, kusma ve bulantı gibi şikayetler safra kesesi rahatsızlıklarında gözlenen yaygın belirtiler arasında yer alır. Safranın ince bağırsağa boşaltılması konusunda engel teşkil eden bir durum mevcut ise özellikle yağlı yiyeceklerin tüketilmesinin ardından şişlik, kabızlık ve bulantı gibi sindirim sistemine ilişkin sorunlarda artış yaşanabilir.
Safra yolunda meydana gelen tıkanıklığın doğurduğu rahatsızlıklar karaciğerin işlevlerini de olumsuz yönde etkiler. Bunun neticesinde kişinin göz akında ve cildinde sarılık meydana gelebilir. Tıkanıklık sarılığı olarak tanımladığımız bu tablo mirizzi sendromu ve benzeri rahatsızlıkların tespitinde önemli rol oynayan belirtilerden biridir.
Safra kesesi iltihabı enfektif bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığın titreme ile ilerleyen yüksek ateş şikayetine neden olması beklenilen bir belirtidir. Hastanın gövdesinin sağ üst bölümünde artan bir ağrı ve sürekli devam eden yüksek ateş şikayeti, iltihabi safra kesesi hastalıklarından şüphelenmemizi gerektirir.
Safra kesesi rahatsızlıkları genellikle asemptomatik yani uzun yıllar boyunca hiçbir belirti göstermeden ilerleyebilen hastalıklardır. Bu nedenle uzun süreler boyunca tespit edilemeyebilir. Fakat hastalığa işaret eden ve şüphelenmemizi gerektiren bulgulardan bir veya birkaçı var ise kesin tanı koyabilmek için bazı görüntüleme tetkiklerine başvurulabilir.
Safra kesesinde meydana gelen çok sayıda rahatsızlık karaciğerin fonksiyonlarının doğru şekilde çalışmasını engelleyebilir. Kimi zaman doğrudan kimi zaman da dolaylı olarak etki eder. Bu yüzden safra kesesi rahatsızlıklarına tanı koyabilmek için öncelikle karaciğer fonksiyon testlerine başvurulur.
Kanda karaciğer işlevlerini gösteren ALT, GGT, ALP ve AST gibi enzimlerin fazla oluşu; sarılık, yüksek ateş ve karın ağrısı gibi farklı bulgularla birlikte değerlendirilir. Genellikle bu bulguların tespiti hastalığa ilişkin kesin tanı koyabilmek için yeterlidir. Fakat bazı durumlarda doğrudan karın grafisi, bilgisayarlı tomografi ve batın ultrasonografi gibi ileri düzeyde görüntüleme tetkiklerine gereksinim duyulabilir.
Safra kesesi rahatsızlıklarının tedavisinde en sık uygulanılan yöntem hastalıklı kesenin cerrahi prosedür uygulanarak çıkartılmasıdır. İltihaplı safra kesesi rahatsızlıklarında cerrahi operasyon öncesinde bir süre antibiyotik tedavisi uygulanması gerekebilir.
Söz konusu enfeksiyon, medikal tedavi uygulamaları ile kontrol altına alındıktan sonra cerrahi aşamaya geçilir. Genellikle bu rahatsızlıkların tedavisinde laparoskopik yani kapalı cerrahi yöntemi tercih edilir. Hastanın karın duvarında belirgin bir açıklık olmadan, üç veya dört adet minimal kesi açılarak bu işlem gerçekleştirilir. Safra kesesini ilgilendiren çok sayıda hastalığın tedavisi için en avantajlı metotlardan biridir.
Copyright © 2025 Kuntay Kaplan Tüm Hakları Saklıdır